loading.gif
mobile-banner-bg

13.MAHALLE ÜYE BULUŞMALARI TOPHANE'DE YAPILDI

...
23 Şubat 2011 - Çarşamba

AK Parti Mahalle Üye Buluşma Toplantısı’nın 13.sü Tophane’deki Siirt Bağtepe (Halenze) Derneği’nde 23 Şubat 2011 Çarşamba günü saat 20.00’de gerçekleştirildi.

AK Parti İlçe Başkanı Rüstem Dindarol’un başkanlık ettiği ve İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Adem Süzgün tarafından sunulan, toplantıya,Kadın Kolu Başkanı,Gençlik kolu Başkanı,SKM Başkanı Erhan Çavga, İlçe Yönetim Kurulu üyeleri, Mahalle başkanları, İlçe Belediye Meclis üyeleri ve çok sayıda partili katıldı.

 

İlçe Başkanı Rüstem Dindarol yaptığı açıklamada aşağıdaki ifadelere yer verdi:

“2001’de AK Parti’yi kurarken hedeflerimizi belirlemiş ve siyasette aslolan millet olacaktır dedik. AK Parti’yi kuran ve bugün bu ülkenin Başbakanlığını yapan Sn.Recep Tayyip Erdoğan’ı bugün tophaneliler öncende tanıyordu. Tophane’li vatandaşlarımızla ya oturup bir bardak çayını içmiş ya oturmuş evinde sohbet etmişti. Tophane onu çok yakinen tanıyordu. O Başbakanımız 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kazandığında o tarihte İstanbul’un halini hepimiz çok iyi biliyorduk. Çöpler, akmayan sular gibi birçok sıkıntıyı Başbakanımız çözmüştü. İstanbul B.Şehir Belediyesinde yapmış olduğu büyük başarılar İstanbul’u müthiş etkilemişti. Bu anlayış bizi 2002 yılında tek başımıza iktidara getirdi. Bugünlerde 10.yılını konuşuyor basın dünyası, ekonomi dünyası ve siyaset dünyası. Hatırlayın 2001 yılında dönemin Cumhurbaşkanı ile Başbakanı Çankaya Köşkü’nde kavga etmişler ve Türkiye’de kriz çıkmıştı. Batan 20 banka, hortumlanan paralar, sağlıkta çöküntü, eğitime ayrılacak para yok, dış politikayı ise başkalarına emanet etmiş ve onların söz söylemesini bekler duruma gelmiştik. Memurunun parasını ödeyemeyen bir konuma gelmiştik. Vatandaş akşam cebindeki 100 TL ertesi gün 60 TL’ye inecek mi diye endişe ediyordu. Vatandaş siyasetten umudunu kesmişti. 2002 seçimlerinden sonra iktidara geldik ve milletin öncelikleri bizim önceliğimiz olacak dedik. Önce dar gelirli vatandaşlarımızın hastane kapılarındaki kuyruklarına son verdik. Özürlü vatandaşımıza bugün 500 TL maaş ödeniyor. Sağlık hizmetlerini onların ayağına getirdik. Eğitimde yine bir sıkıntı vardı. Gençlerimiz üniversiteye gidemiyordu. Orta öğretim ve lisede okuyan öğrencilerimiz ders kitaplarını bedava almalıdır dedik ve bunu hayata geçirdik. Sosyal politika, sosyal adalet budur. 86 tane yeni üniversiteyi vatandaşımızın hizmetine sunduk. İktidara geldiğimizde 300 bin olan derslik sayısını 450 bine çıkardık. Bunlar vatandaşımıza sunulan lütuf değildir. Bunlar vatandaşımıza hizmettir, yapmakla sorumlu olduğumuz görevimizdir. B.Şehir Belediyelerimiz aracılığıyla öğrencilerimize burs veriyorduk ama ana muhalefet partisi mahkemeye başvurarak bu bursları iptal ettirdi. Sosyal olan, halktan olan bir parti nasıl bunu yapar. 1985 yılında ülkemizde yapılan duble yol 6.300 km. idi. Son 8 yılda yapılan duble yol ise 13.500 km. tam iki katı yani. Yol medeniyettir, okuma medeniyettir. Peki, bu medeniyeti bu ülke insanından esirgeyenler bugün hangi yüzle çıkıp bu milletten oy istiyorlar. Bu halkımız sormazmı, geçmişte bize ne verdiniz, ne katkıda bulundunuz da bugün gelip bizden oy istiyorsunuz diye. Tabiî ki soracaklar ne zaman soracaklar 12 Haziran 2011’de soracaklar. Tophane insanı bu soruyu o gün soracak.

 

Tophane genelde Güneydoğu ve Doğu Anadolu’dan gelen vatandaşlarımızdan oluşuyor. Sadece karayollarını açmadık, hava yollarını da açtık. Eskiden uçağa binmek mümkün değildi. Zenginler içindi. Biz uçağa sadece gökyüzündeyken izleyebilirdik. Ama bugün her vatandaşımız uçağına biniyor gideceği yerine gidiyor. Bu ülkede emlak bank olaylarını hepimiz hatırlıyoruz, oradaki yolsuzlukları duymayanımız yok. İş üretmekten ziyade yolsuzluk üreten bir yerdi. Esas işi neydi vatandaşa ucuz yollu konut vermekti. Ama bugün 8 senede 500 bin adet konutu Türkiye insanının hizmetine sunan bir kurum haline geldi. Bizim farkımız şu; iş bilenin kılıç kuşananındır. Birileri kendilerini düşünürken biz aziz milletimizi düşürdük.

 

İlk defa bu millet kendi Cumhurbaşkanını kendisinin seçme hakkına kavuştu. Artık halkımız sandık başına giderek kendi Cumhurbaşkanını seçecek. İşte demokrasi bu. Bunu dahi engellemek istediler. 367 mucitleri çıktı bizim o dönemde aday olarak gösterdiğimiz Cumhurbaşkanımızın seçilmemesi için binbir türlü bahane ürettiler. Ama milletimiz ne yaptı sandık başına gitti “yeter artık söz milletin, karar milletindir” dedi.

 

2 seçmenden birisi AK parti’ye oy vermiş ve biz de yılmadan usanmadan çalışmaya devam ettik ve edeceğiz. 2010 12 Eylül referandumu aziz milletimizin bize verdiği büyük bir destekti, güçtü. Türkiye üzerinde hesap yapanların oyunlarını bozdu bu millet. Kendi içinde güçlenirken komşularıyla iyi komşuluk ilişkileri kurarken bölgedeki ve dünyadaki ülkelerle ticaretini geliştirirken, kendi itibarını yükseltirken aynı zamanda o ülkelerin itibarını da yükseltirken birileri kalkıp “Türkiye’nin ekseni kayıyor” dediler. Aslolan Türkiye’nin milli çıkarlarıdır. Biz bu menfaatleri hiç kimseyle pazarlık etmedik, etmeyeceğiz. Tunus’ta, Libya’da ve birçok Orta Doğu ülkesindeki gelişmeleri görünce bu sefer model ülke Türkiye dediler. Hani eksenimiz kayıyordu. Bunu anlamaları mümkün değil zaten. Çünkü onlar politikalarını milletin önceliği üzerine kurmadılar.

 

Artık Türkiye sözüne güvenilen, fikri sorulmadan adım atılan bir ülke değil. Bu ülkede icraat yapmak isteyen hangi ülke olursa olsun önce Türkiye’ye soruyor. Örnek mi Mısır’da biliyorsunuz bir takım olaylar oldu. Mısır halkı artık diktatörün dönemine son vermek istedi ve siyasi hayata geçmek istedi. İstedikleri insan hak ve hürriyetleriydi, demokrasiydi. Ama o bölge insanı bir şeyi daha merak ediyordu, “Acaba Recep Tayyip Erdoğan attığımız bu adımla ilgili ne söyleyecek?” diyorlardı. Hatırlayın AK Parti’nin grup toplantısında Mısır’ın Tahriri meydanına biriken Mısır’lı kardeşimiz “Türkiye Başbakanı ne söyleyecek?” diye merak ediyorlardı. Eskiden Türkiye’deki Başbakanların, Cumhurbaşkanlarının ne söyleyeceği merak ediliyor muydu? Hiç kimse İsrail’e söz söylemeye cesaret edemezken Başbakanımız haklı olan Filistin davasına sahip çıkmıştır. Halkın içinden çıkan bir Başbakan, İsrail’e “One Minute” dedi.

Birileri içeride de dışarıda da bundan rahatsız oldular. Birileri o orta doğu ülkelerindeki halk ayaklanmalarını Türkiye’ye ihraç etme beklentisine girdiler. Türkiye’de diktatörlük rejimi yok.

Önümüzde bir seçim var. 12 Haziran 2011 seçimleri. Herkes bu seçim için tarihi bir seçim diyor. Neden peki? AK Parti iktidara geldikten sonra çetelerle, mafyayla, milletin egemenliğini vesayet altına almak isteyenlerle, Ergenekoncularla, hortumcularla, yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele etti. İşte bu mücadelenin devamı için. Türkiye’nin bölgede ve Dünyada gücünün daha da artması için 2011 Haziran ayında AK Parti %50 nun üzerinde oyla Türkiye’de yeniden tek başına durmak yok yola devam diyecektir.

Zaman zaman Başbakanımız için suikast olabilirmi diyorlar. Ne diyor peki Başbakanımız ve Genel Başbakanımız, “Biz yola çıkarken kefenimizi de giydik” diyor. İşte bizi diğer partilerden ayıran önemli fark budur.

TOPHANEHABER.COM haber sitesine teşekkür ederiz